NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْأَعْلَى
بْنُ حَمَّادٍ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
عَنْ
مُحَمَّدِ بْنِ
عَمْرٍو عَنْ
أَبِي
سَلَمَةَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا سَمِعَ
أَحَدُكُمْ
النِّدَاءَ
وَالْإِنَاءُ
عَلَى يَدِهِ
فَلَا
يَضَعْهُ
حَتَّى
يَقْضِيَ
حَاجَتَهُ
مِنْهُ
Ebû Hureyre (r.a.), "Rasûlullah
(s.a.v.) şöyle buyurdu" demiştir:
"Biriniz, kap
elinde iken ezanı işitirse, ihtiyâcını giderinceye (karnını doyuruncaya) kadar,
onu bırakmasın."
İzah:
Ahmed b. Hanbel, II,
423, 510; Darekutnî, Sünen, II, 165; Hâkim, el-Müstedrek, I, 203.
Hadîs-i şerîf sahur
yemeği ile alâkalı olabileceği gibi, diğer herhangi bir yemekle ilgili de
olabilir.
Sahur yemeği ile ilgili
olduğu kabul edilirse, iki ayrı açıdan bakılabilir;
1. Buradaki ezandan
maksat, fecir doğmadan önce, uyuyanları uyandırmak ve ibâdet halinde olanların
istirahate çekilmelerini sağlamak amacı ile okunan birinci ezandır. Bu ezan
okunduğu zaman zâten fecir doğmadığı için, yemeye içmeye devam etmek gayet
tabiîdir ve hadîsi anlamakta hiçbir güçlük söz konusu değildir.
2. Ezan, ikinci ezan
olabilir. Fakat havanın kapalı olması gibi bir sebepten dolayı müezzin fecrin
doğduğunu zannetmiştir, fakat oruç tutacak olan kişinin kanaatine göre, henüz
fecir doğmamıştır.
Yemeği sahur yemeği
ile, ezanı da sabah ezam ile kayıtlamayanlar, bu hadîsi; Nesâî, îbn Mâce ve
Tirmizî'nin rivayet ettikleri; "Akşam yemeği hazırken namaza durulursa,
önce yemek yeyiniz" mealindeki hadîse benzetmişlerdir. Buna sebep, namaz
kılacak kişinin kafasını, yemekle meşgul olmaktan kurtarıp, huşûu ve hudû'u
te'mîndir. Bu konu Kitâbü'l-Et'ime'de ele alınacaktır.
Münâvî bu hadîsin akşam
ezanı ve akşam yemeği ile ilgili olduğunu, maksadın, oruç tutana bir merhamet
eseri olarak iftarda acele etmeyi te'mîn olduğunu söyler.